Size bir soru: Kaçınız yemek yemeyi hayatta kalmak için gerekli olan biyolojik bir ihtiyaç olarak görüyor? Yani “Niçin yemek yiyorsunuz?” Buna verilen cevapları tahmin edebiliyorum: “yemek yemeyi seviyorum” “yemek yemek benim için bir zevk” “sıkıldıkça kendimi yemek yerken buluyorum” “arkadaşlarla birlikte yapılacak en güzel aktivite çünkü” “çok mutluydum veya tam tersi canım çok sıkkındı…” Yiyecekler neden duygularımızla bu kadar bağlantılı hiç düşündünüz mü? 1) Cevaplardan biri: Ödüllendirme! Küçükken hepimiz ağladığımızda çikolata, bisküvi, dondurma gibi o yaşlarda inanılmaz cazip gelen yiyeceklerle ödüllendirilmişizdir. Yani ağlıyor ve susmuyor muyuz? E ailemiz ne yapsın susturmak için o klasik yönteme başvuruyor. Tabi bu yöntemin uzun vadede yiyeceklerin duygularımızı yönetmede iyi bir yol olduğunu öğreteceğini nereden bilsinler. Yetişkin hayatımızda birçoğumuz canımız sıkıldığında, kendimizi mutsuz hissettiğimizde, üzüldüğümüzde sırf keyiflenebilmek adına yiyeceklere başvuruyoruz. Bu davranışa da “duygusal yemek yemek” adı veriliyor ve aşırı yemeyle birlikte kilo artışına sebep oluyor ne yazık ki. 2) Bir diğer konu sosyal ortam. Buluşmalar, düğünler, bayramlar, aile toplantıları, doğum günleri, partiler.. Yemek yemek için ne kadar da uygun ortamlar değil mi? Ama yine bunların fazlasına kaçtığımızda aşırı yeme ve beraberinde kilo alma döngüsüne girmiş bulunuyoruz. 3) Diyet sürecine yeni başladığınızda kendinizi fazla kısıtlıyor, strese sokuyor ve olması gerekenden daha az yemeye çalışıyorsunuz. Sonra ne oluyor biliyor musunuz? Bir süre bunu gerçekleştirdikten sonra (ki bu yaklaşık 1 hafta-10 gün arasında değişen kısa bir süre) kendinizi o kadar sıkmış oluyorsunuz ki bu sefer de aşırı yeme eğilimine geçiyorsunuz ve evet istemsiz bir şekilde tekrar kısır döngüye giriyorsunuz. 4) Tabi bu konuda tamamen suçlu olan bizler değiliz. Obez çevre diye de bir gerçek söz konusu. Artık günümüzde dışarıdan yemek yeme sıklığı oldukça artmış durumda. Hatırlıyorum da çocukken ayda bir iki kere ailece dışarıda yemek yemek birçok aile için inanılmaz keyifli ve heyecanlı bir aktiviteydi. Bir de yediğimiz şeyler de bugüne göre çok daha sağlıklı yiyeceklerdi. Şu an iş çığırından çıkmış durumda. Hem hazır yiyeceklere ulaşılabilirliğin kolaylaşması hem zaten yoğun geçen günde yemek yapmakla uğraşmak istemememiz bizi dışarıya yönlendiriyor ve bu da beraberinde aşırı yeme ve kilo alımına sebep oluyor. “Diyet Psikolojisi” adlı kitapta geçen şu cümle yukarıda anlatılan problemi çok da güzel özetliyor aslında: “Önceden olduğumuzdan daha aç olduğumuz için değil, yiyeceklere kolayca ulaşabildiğimiz için daha fazla yiyoruz. Böylece yemek yerken yemek yediğimizin farkında bile olmayız bu sebeple de tam doymuş hissetmeyiz. İşte bu bilinçsiz yemek yeme olarak adlandırılır.” Unutmayın ki ideal olan aç olduğumuzda yemek yemek, doyduğumuzda ise durmaktır!